Belki kimseler görmüyor ama Edirne’de dünyanın en büyük elektrik enerjisi üretebilen bir istasyonunun kurulduğuna kısa bir zaman sonra şahitlik etmiş olacağız.
“Yıllardır su akar Türk bakar” deyip durduk. Akan suyun boşa gitmesi bir yana ağzına bir gem vurulması ihtimalinin dahi düşük olduğu bir coğrafyada birileri çıkıp elini taşın altına koydu ve Meriç nehri ağzına bir nevi gem vurarak baraj benzeri bir çalışma yaptı ve enerji üretilmesi konusunda emin bir adım attı.
Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfı tarafından geçtiğimiz yıllarda yapımına başlanan ve Meriç nehrinin 210 metre genişliğindeki yatağına adeta bir gem vurulması ile başlanan çalışmalarda neredeyse son gelindi. Tarihi Meriç köprüsü üzerinden Karaağaç istikametine doğru giderken eğer başınızı sola doğru çevirseniz nehir yatağı üzerinde olup bitenleri kısmi olarak gözlemlemiş olursunuz.
Nehir yatağının tam önüne yani yüzde 80’lik bir bölümünü kapatacak şekilde konulan toprak dolgu bent ile suyun akışı Bülbül adası mevki olarak bilinen noktadan verilmiş ve alanda başlanan çalışmalar ile birçoğumuzun göremediği devasa bir şantiye alanı oluşturulmuş durumda. Bosna köy yolu üzerinde zamanında satın alınan 55 dönümlük araziyi kapsayan akıl almaz bir imalat ile karşılaştım. Dev gibi betonarme yapı ve tamamen toprak seviyesinin kodu altında kalacak şekilde imalat yapılmış ve nehrin suyunun bu alandaki binaların içine girerek konulacak enerji tribünlerini döndürmesi ve elektrik enerjisi üretilmesi amaçlanmış.
Açıkçası şaştım kaldım! Toprak gövdeden dolayı belki arka tarafta neler olup bittiğini göremiyoruz ama tamamlandığında 6 bin hanenin elektriğini sağlayacak, tamamen ekolojik bir çalışmanın varlığına şahitlik edeceğiz. Ne zaman mı? Aralık ayı sonu itibari ile gözle görülük bir şeyler ortaya çıkacağı gibi, üretilecek enerji ile de muazzam bir döngü sağlanacak.
14 adet Arşimet burgusu adı verilen ve tamamen yerli olan üretim alana gelmeye başlamış. Almanya’dan gelen enerjiyi aktaracak olan sistem ve Çin’de imalatı yapılan kauçuklar da alana gelmiş durumda.
Yaptığım araştırma da; nehir yatağının önüne kurulan dolgu ile akış bir başka yöne verilmiş, alanda kauçuk bendin konulacağı yer oluşturulmuş ve eksi 14 metreye kadar çakılan kazık ve dolgu beton ile nehir yatağı zemini sağlamlaştırılmış, sonrasında ise kauçuk savakların konulması işleminin yapılacağı ifade edildi.Yani sizin anlayacağınız, nehir yatağı üzerinde bir herhangi bir beton alan veya gözümüze hoş gözükmeyecek ve doğaya zararı olacak bir görüntü ile karşılaşmayacağız. Evet; bir dünya beton var ama toprak seviyesinin altında kalacağı için sorun yok. Bizler baktığımızda Müeezinoğlu köprüsü ile Arşimet tribünlerini arasında kalan alanda büyük bir su havuzu ve bu havuzun yani yaklaşık 4 metre yüksekte akan bir şelale göreceğiz. Peki tribünler nerede?
Tribünlerin konulacağı alan satın alınan 55 dönümlük arazinin tam içinde yani nehir yatağında değil. Konulan kauçuk bent ile tıpkı baraj mantığındaki gibi su oluşturulan terminale gidecek ve burada kurulu olan tribünleri çevirecek ve sonrasında enerji elde edilerek hatta verilecek ve bu sayede 6 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak enerjinin sisteme aktarımı sağlanacak. Söz konusu terminal ise tamamen toprak altında ve üzeri “Üç Nehir Bir Şehir”projesi kapsamında konser alanı olarak düzenlenecek.
Bu çalışmalar yapılırken DSİ nehir debilerindeki verilerinin 60 yıllık bir ortalamasının alındığını ve buna göre alanda nehrin ağzına gem vurulmasının yapıldığını da öğrenmiş bulunuyoruz.
Aslına bakarsanız, nehrin ağzına gem vurmaktan ziyade eğer yeni inşa edilen ve nehirlerimizi taşkınlardan koruması amaçlanan Edirne Kanala suyu verseydik hem o kanalda sazlık ve kumların oluşmasını engeller hemde bu kadar tahkimata ve masrafa belki gerek kalmazdı. Bu sayede de, nehir yatağının Müezzinoğlu köprüsüne kadar olan kısmı standart derinlikte temizlenmiş olurdu. Nede olsa European Rowing tarafından düzenlenen 2024 U23 Avrupa Kürek Şampiyonası öncesi muazzam bir pistin oluşturulması sağlanırdı.
Velhasıl; birileri çıkıp yazılar yazar, projeye kir atarlar ancak görünen o ki devasa bir proje ve ev sahibinin Edirne olması ve Edirne adının tüm dünyada hem bu proje hemde su sporları için anılacak olması bence her şeye değer.
Vali Kürşat Kırbıyık’ın bu proje üzerinde ehemmiyetle durması ve projede görev alan kişilerin özverili çalışmaları takdire şayan bir hareket olarak görülmekte. İnşallah tamamlandığında gerek su sporları alanı için oluşturulan zemin, gerekse üretilecek enerji ile bir ilke imza atacağımız gibi, projeyle bağlantılı olan ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından uygulanacak olan “Üç Nehir Bir Şehir Projesi” ile entegre olması Edirne için büyük bir kazanımdır diye düşünüyorum ve emeği geçenleri kutluyorum.
Artık su aksa da Türk bakmıyor,üretiyor....
Kaleminize sağlık