Klasik bir başlıktır; “Avrupa’nın en büyük,Dünyanın ikinci büyük gümrük kapısı”diye.Genelde haberlerimizde giriş bu şekilde olur.Tır kuyrukları,gurbetçi haberleri,uyuşturucu veya kaçak yakalama haberleriyle sürekli gündemdedir Kapıkule…
26 Ocak Dünya Gümrük Günü kutlamalarını olduğu biz zaman diliminde elimize kalemi alalım istedik.
Yurt dışına girip çıkanların,veya bizim gibi mesleği olanların sık sık istişare ettiği veya işlemlerine maruz kaldığı bir yer gümrük.Dev gibi girişi olsa da içinin boş olduğu yada içindekilerin boş olduğu bir yer gümrük.Milletin küçücük gümrük sahaları var,yüksek kapasitede işlem yapıyor ama bizde koca gümrük var küçücük kapasitesi ile iş dahi yapamıyor.
Hala peronlarda araçlar uzun süre bekliyor,memurların keyfinin gelmesini bekliyor hatta zaman zaman bu bekleyişler tansiyonun yükselmesine bile neden oluyor.Yıllardır hep aynı terane! Değişen hiçbir şey yok.Yeni atanan memurlar bile burnu kaf dağında.Aracınızı muayene eden memurların bazıları güleç yüzlü,bazıları ise asık suratlı ve kaba…İnsanlıktan uzak olan personelin burada istihdam edilmesi çok hoş değil.Anlayıştan uzak olan,uzlaşmadan ziyade tartışma zeminine açık olan personelin burada istihdam edilmesini de anlamış değilim.
Aracınıza x-ray çıktığında yapılan muamele ve uyarılar dikkat çekerken,otobüs yolcularının soğukta aşağı indirilmesi ve “kaçakçı”muamelesi görmesi kişisel egodan başka bir şey değil.
Yıllardır gelen Bakanlara yada Hükümet yetkililerine hep pembe tablolar çizildi.Düpedüz masallar anlatıldı,yalanlar söylendi.Yani Devlet büyüğü geleceği zaman nasıl yerler süpürülüp bal dökülüp yalanacak hale getiriliyorsa,o gün gelen Devlet büyüklerininde yalanmadık yeri kalmıyordu.
Biz hala bugün yurt dışına giriş çıkışta,keyfi uygulamalara maruz kalıyorsak,personelin çalışma aşkı ile değil,kaytarma aşkı ile görev yaptığını gözlemliyorsak Gümrüklerde hala her şeyin aynı tas aynı hamam olduğunu söyleyebiliriz.
Tır kuyrukları konusunda daha geçtiğimiz haftalarda yaklaşık