Atalarımız boşuna dememiş!.. "Balık baştan kokar! “kötü bir işin, yönetici, baş durumunda olanlardan başladığını, yöneticilerinin tutumu bozuk olan toplumda her şeyin bozuk olacağını”özetleyen güzel ve anlamlı bir söz…
Uzun bir zamandır Edirne ile ilgili sosyal medya hesabımda eksikleri gösteren ve giderilmesi yönünde bilgiler sunan paylaşımlar yapıyorum. Kendi tabirimle “tatlı tatlı uyarıyor, uyuyanları uyandırıyorum” Paylaşımlarımın büyük bir bölümü belediyeyi yakından ilgilendiren paylaşımlar. Zaman zaman sitem edenler oluyor. “Neden sadece belediye? Başkana karşı neden bu kadar sert eleştiriler yapıyorsun?” diyenler var. Eletiren kişidir gazeteci. Yıakyıp yalayan,yalakalık yapan değildir.
Bakın; Belediye wikipedia’ya göre “ kurumsal bir yapısı ile bölgesel ya da ulusal kanunlar tarafından kendisini yönetme hakkı tanınan idari bölünüşdür. Belediye ifadesi aynı zamanda; bir şehir veya ilçenin temizlik, aydınlatma, su ve elektrik gibi ortak ihtiyaçlarını ve hizmetlerini gören örgüt anlamında da kullanılır”der.
Yani attığımız her adımda, yürüdüğümüz her sokakta, doğumdan ölüme biz vatandaşları ilgilendiren her türlü konunun sorumluluğu belediyededir.
Belediye kanununu eğer buradan yazmaya kalksam Edirne’de belediyeciliğin bazı yönlerde eksikliklerinin olduğunu açıkça görürsünüz. Haklarınızı bilirsiniz. “Keşke kimse korkmasa ve hakkını arasa” diyeceğim ama maalesef yok….
Alt yapıdan kaynaklı yollarımızın durumu, bunlara bağlı çirkin görüntüler ve toz toprak, patlayan şebeke hatları, tıkanan kanalizasyonlar, bakımsız oyun alanları, park ve bahçeler, caddeler, aydınlatmalar ve daha sayacağımız birçok konuda yaşanan aksaklıklar “Edirne’de Belediye var mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Elbette var ama eksikleri o kadar fazla ki! Saymakla bitmez…
Bir koyundan iki post çıkarma derdinde olanlar yönetimlere talip olursa, olacağı budur.
Belediyelerin vitrini, aynası olan yani hizmet odaklı çalışan birimleri ele alacak olursak belediyenin durumunu özetlemeye yeter artar bile…
Başkan sadece kurumun başında olan, seçimle gelen, halkın desteklediği ve hizmet etmesi veya kuruma işlevsellik kazandırması için başa getirilen kişidir. Yani idarecidir. İşte buradan balığın baştan kokup kokmadığını sizlere anlatmaya çalışacağım. Tanıdığım kadarı ile başkanın yönetimsel anlayışında bir sıkıntı yok. Tecrübesi var. İnsanlığını zaten tartışmaya gerek yok. Her ne kadar ekmekle oynayabilecek kapasitede olsa bile iyi niyetli olduğunu bilenlerdenim. Kavgam falanda yok. Benim kavgam yönetemediği Edirne için…
“Yönetemediği Edirne” için diyorum ama altını çizmek istediğim konu yönetemediği, beceremediği personel yönetimidir.
Siyaseten belediyeye aldığı birçok kişi var. Bunlar arasında AK Partili ve CHP’li çoğunlukta. Elbette olmalı ama o kurum çatısı altına girdiğinde o gömlek çıkacak ve hizmet odaklı bir anlayışa bürünmek zorundasınız. Bin 650 civarında veya biraz daha fazla çalışanı var belediyenin. Doldurdukça doldurmuşlar siyasi kişilikleri. Daha önceden de dediğim gibi asker yok komutan çok…Bu yüzden hizmetler aksıyor. İşi bilen, ehil kişiler değil sırf işe girsinler diye işe alınanlar var. Neymiş CHP’liymiş… Adama emir veremezsin, iş yaptıramazsın, kraldan çok kralcıdırlar. Bir sürü aksaklık yaşatırlar, hizmet anlamında dört dörtlük çalışma yapamazlar. Bir işin başında 10 kişi vardır, 8’i elleri cepte 2’si çalışandır. Bunların başlarına konan müdürler vardır. İlgili birimin başında olmasına rağmen o sorumluluğu taşıyacak ne titri nede bilgisi var bazı daire müdürlerinin. İşe alınan bir adamı işten çıkarmaya yetkisi olmadığı kadar cesareti de yok. Aksayan bir hizmet olmasına rağmen, işe gelmemesine rağmen işten çıkartamıyor. Neden? Çünkü başkana sormadan adım atamaz. Başkana sorduğu zaman ise aldığı cevap şu. “Kardeşim işe ben aldım ama çalışsın diye aldım. Çalışmıyorsa gözünün yaşına bile bakma!” Yani müdür sorumluluğunun bilinci ile çalışanı işten çıkartacak maçaya sahip değil. Bu yüzden her yapılan hatalı işin, yanlışın bedeli, faturası başkana çıkarılmamalı. Ancak durum artık işlemez halde olan belediye de sorumlunun başkan olduğu noktasına kadar gelmiş.
Su ve kanalizasyon, Fen İşleri, Park ve Bahçeler, Ulaşım Hizmetleri, Temizlik İşleri, Kültür ve Sosyal İşler bunlar Belediyenin başarısı veya başarısızlığının en somut göstergeleridir. Vitrindir, aynadır. Ama gelin bunların başındakilere veya çalışanlara bakalım. Yıllar önce az sayıda personel, az sayıda ekipman olmasına rağmen hizmetler aksamıyor, vatandaşın memnuniyeti fark ediliyordu. Ancak Recep Gürkan’ın gelmesi ile artan personel sayısı, güçlendirilen ekipmanlara rağmen ortada işçilikte bir kalitesizlik, verimsizlik ve en kötüsü bir itaatsizlik ve bunlara paralel olarak borç batağına sürüklenen bir belediye var.
Bu yüzden masaya vurmasını bilen idarecilerin o koltuklarda oturmasında yarar var. Şehrimiz maalesef deprem bölgesindeki görüntüleri andıran bir görünüme sahip. Etraf moloz yığınları, toprak hafriyatları, çökmüş, yollar, bozulmuş-bakımsız kaldırımlar ve içleri çöp dolu konteynırlarla dolu.
Bu yüzden balık baştan mı kokar sondan mı kokar yorumu sizlere bırakıyorum. Ama bu gidiş devam etse de, değişse de millet enayi değil. Yıllarca toz, toprağa, çamura, çukura bu insanları mahkum edenleri bu halk unutmaz! İnsanlar salak değil. Görmüyorlar mı dün kazılan yolların dolgusu adam gibi yapıldıktan sonra asfaltının atıldığını, kilit taşının döşendiğini. Demek ki isteyince oluyormuş. Bu şehirde kenar mahallelerin olduğunu, orada yaşayanlarında insan olduğunu unutmamak gerekir. Daha asfaltla tanışmayan mahalleler varken sen yeni yerleşim bölgesinde 5 defa asfalt atamazsın aynı caddeye sırf oy alıyorsun diye.
Yazacak o kadar çok şey var ki! Şu an deprem gerçeği ile yüz yüzeyiz ve belediyemizin bu konuda yaptığı hiçbir şeyin olmadığını üzülerek söylemek isterim. Ne binalarda denetim, nede yeni inşaatlarda denetim var. At imzayı gitsin. Ha bu arada, deprem bizlere EDAK’ı hatırlamamıza yardımcı oldu. Sahi itfaiyenin arkasında vermeniz gereken yeri neden vermediniz be başkan? Rahmetli Aydın Baskak bizlere anlatmıştı ama kamuoyu ile isterseniz siz paylaşın da millet bilsin. Geçtiğimiz günlerde EDAK üyeleri yaptıkları basın toplantısında üzerinize bir sorumluluk yükledi ve siz hala sessizsiniz. Ne dersiniz doğru mu?