Yokluk nedir bilir onlar! Bir akrabasının bu meslek içinde olması veya bir yakınının itmesi ile bu mesleği seçen veya,atanamadığı için tercih eden kişilerdir onlar.Kimse bilmez iç dünyalarını.Atandıkları yerde damdazlak göreve başlarlar.Devletin onurlu üniformasının içinde onurlarıyla bu işi yapmaya çalışırlar.Tayinci oldukları için görev yaptıkları yerde severler,evlenirler ve hatıralarını görev yaptıkları şehirlerde bırakarak yeni görev yerlerine atanırlar.Ya bir ukalanın,arkası sağlam birinin şamarına maruz kalırlar,yada bir amirinin basit azarlamalarına.24 saat uykusuz kalır, gecelerini gündüzlerine katarak çalışırlar.Kelle koltukta olduğu kadar,hayatları,kaderleri bazen birilerinin iki dudağının arasındadır.Yorgun düşmüştür bir görev dönüşü.Ertesi gün nöbeti vardır ve sorumluluk sahasında görevinin başında olması gerekir.Ama kimse sormaz ona aç mısın, tok musun,bir derdin sorunun var mı diye?Kimi bir karakolun sıcak odasında,kimi bir karlı dağın yamacında.Kimi ekip otosunun koltuğunda,kimisi denetlemede yolun ortasında.Kimi bir açılışta,kimi bir toplumsal olayın ortasında.Kimi bir kalemin ucunda kimi ise bir namlunun ucunda.Kimi sürgün yemiştir,kimi itilmiş bir başka yere görevlendirilmiştir.Olar her şeye rağmen şerefli Türk Polisidir.Ölüm onların iki adım ötesindedir.Aileleri vardır ama yoktur.Huzur için hayatlarını hiçe sayar,gövdelerini siper ederler.Bazen bir kahpe kurşun,bazen de adi bir söz alır götürür onları.
Üç beş arkadaşı vardır.Sırt sırta verip uyuduğu bir eşi,sarılıp ta kokusunu içine çekeceği bir yavrusu vardır amma,yoktur.Göremez,görse bile sevemez.Hoşça vakit geçiremez.Onların varı yoğu görev yaptıkları yerin huzurudur.Ama onların bazıları huzursuzdur….Dertlerini bilemezsiniz,anlatsalar bile dinlemezsiniz.Ama onlar asil Türk polisidir…
Evet Edirne’de iki fidan,bu vatanı korurken,huzuru sağlarken değil ,yaşadıkları sorunlarla boğuşurken,kafalarına takılan basit nedenlerden dolayı yaşamlarına son verdiler.
12 saat ara ile iki ayrı ocağa,iki ayrı ana yüreğine, Edirne Emniyetinin ciğerine ateş düşmüştü.Düşündüler,öyle yaptılar olmadı,böyle yaptılar olmadı ve canlarına kıydılar.Şimdi “bu iki canın hesabını kim verecek” diye soranları duyar gibiyim?
Ebette bu delikanlı yiğit evlatlara yakışmadığı gibi bu şekilde ölüm,onları bu hale düşürenlere de yakışmadı! Analarının elleri bu dünyada olduğu gibi öbür dünyada da yakalarındadır elleri.
Anlatılanları arkadaşlarından dinlediğimde omzu kalabalık bazı üstlerinin üzerlerine çok geldiği iddialarını duydum.Edirne Emniyetin de neler oluyor? Diye sormak bize düşmez ama; en kısa sürede bu olayın müsebbiplerini güvendiğim ve samimiyetine inandığım Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt ortaya çıkaracaktır diye düşünüyorum.
Edirne emniyet müdürlüğü çatısı altında görev yapan bazı polislerin sorunları olduğunu iyi biliyorum.Baskılardan yıldıkları,çığlıklarını duyuyorum.Huzur kenti Edirne’min huzurunu sağlaması gereken polislerin huzursuz olduğunu biliyorum.Kim huzursuzluk yapıyor,sorunları nedir en kısa sürede çözüme kavuşturulması gerektiğine yürekten inanıyorum.Çünkü başka canlar gitsin istemiyorum.Polisimin yüzü gülsün,boğazından haram lokma geçmesin istiyorum.
Pırıl,pırıl gencecik çocukların o veya bu sebepten canlarına kıymalarını istemiyoruz.Zamanında bu emniyetin içine sızan o adi sözde abla veya ağabeylerin adam gibi adamlardan oluşmasını,soysuzlardan oluşmamasını istiyor,bu şekilde olan kardeşlerine kol kanat germelerini istiyorum.Mesleğimiz gereği bizler görevi kutsal olan bu insanlarla zaman geliyor omuz omuza mücadele ediyoruz.Kimi zaman gülüyoruz,kimi zaman eğleniyoruz,kimi zaman ekmeğimizi bölüşüyoruz bu çocuklarla ama biz istemiyoruz artık bir can daha yok olsun.
İnşallah bu son olur ve sondur.Acı derindir ve tarifi yoktur.O çocukları anaları devletin kollarına teslim ettiler kara toprağa değil… Cenabı Allah bu gençlere kabir rahatlığı,geride kalan ailelerine de sabır versin.Emniyet camiamızın da başı sağ,bu olayda son olsun….
Eline yüreğine sağlık.