Seversiniz,sevmezsiniz.Beğenirsiniz,beğenmezsiniz.Fakat ikiside bu kentin çocuğu ve ikiside yakın arkadaş.Edirne yıllarca ne kaybettiyse,dedikodu,fesatlık,çekememezlik ve fitneden kaybetti.
Yıllar önce, dün nasılsa, bugünde aynı olan düşene bir tekmede sen vur mantığı Edirne’de Edirnelilerde var.Onun için dışardan gelenler istediği gibi at koşturuyor,onlar kazanıp yol alırken biz sadece onlarında dedikodusunu yapıyoruz yada tabir yerindeyse meyve veren ağacı taşlıyoruz.
Daha dün elinde keserle inşaatlarda çalışan kalfalar,ameleler bugün memleketimde adam oldular,para saçıyorlar.Daha dün köyünde sütçü beygirine binen,şehir hayatı nedir bilmeyen bugün Mercedes’e binerek yurt dışında fink atıyorlar.Hal böyle olunca Edirne bir arpa boyu yol alamıyor oluyor.Yahu daha düne kadar bu memlekette bir parça ekmek için ağlayanlar bugün Edirne’ye ve Edirneliye ekmek verir pozisyona gelmişler.Adına “iş adamı”denilen cebi para,çevresi yalaka dolu adamlar bugün bu kentte söz sahibi olmuş,köyde ayağına giymeye donu olmayanlar şirketlerde yönetici,idareci ve iş adamı olmuşlar.
Milletin iş adamları yanında 250-300 kişi çalıştırıp “iş adamı” titrini başlarında taşırken,unvan yaparken bizimkiler iki buzdolabı satıyor diye yanında çalıştırdığı üç kişi ile “iş adamı” oluyor.
Alı olan allanır arkadaş.Bıktık artık bu boş işlerden,paçadan yakalayıp aşağı çekmelerden.Biri bir şey alır, nasıl almış?Nerden almış?Kim almış?Parayı nerden bulmuş? demekten,dedikodu üretmekten başka bir iş yapmazken millet atı almış Üsküdar’ı geçiyor haberiniz yok.İtler Edirne’de kervan yapıp ürerken,biz kuyu kazıp,çelme takmaktan başka bir iş yapmıyoruz.Sonrada “ah Edirne vah Edirne” deyip atarken mangalda kül bırakmıyor veya iki duble rakıyı atınca kraldan çok kralcı oluyoruz.
Sevdiğim bir söz var! “Arkamdan kuyumu kazanlar! Ben geri geri yürümüyorum ki arkamdan kuyu kazıyorsunuz”diyesim var.
Önceki gün Edirne Ticaret ve Sanayi Odasında hiçte yakışık olmayan,odaya,iş adamlığına yakışmayan olaylar oldu.Bugün yumruklar atıldı,yarın orada silahların patlamayacağını kim garanti edebilir.Artık ETSO eski ETSO değil.Çok renkli.Adına “iş adamı” dediğimiz iki kişiyi çalıştıranda 250 kişiyi çalıştıranda aynı çatı altında iş adamı…..,
Mustafa Altunhan ile Recep Zıpkınkurt’ın olayına değinmek istiyorum….İkiside eski arkadaş,eski dost.Hatta mapushane arkadaşı….Olmuş bir olay, ayrılmışlar, kırılmışlar, kızmışlar…Sonradan gel zaman git zaman bugünlere gelinmiş ve iki arkadaş birbirlerini yumruklayacak kadar kötü bir duruma düşmüş.Ogün ne oldu nasıl oldu çok detaya giremeyeceğim.Haberimizde bunu yazdık!
İki iş adamı ki birisi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı…..Yönetimin ve meclis üyelerinin önünde yumruklanıyor.Bir kaç kişi “yapmayın etmeyin” desede baya bir kişide bu yumruklaşmadan baya keyif aldı,hatta alkış tuttu. “Birbirini yesinler” diyenler bile oldu!
Ben açıkça şunu beklerdim….Orada bu iki isim hizipleşirken,yada bunlartın arasının kötü olmaya başlarken araya girseydi de “size bunlar yakışmaz,iki arkadaş,dostsunuz.Nedir paylaşamadığınız? dese bugün ne ben bunları yazıyor olurdum, nede bunları konuşuyor oldurduk.
Olayın yaşanmasına alkış tutan bir sürü adam var.Tıpkı çanak tuttukları gibi.Yakışmaz bize yakışmaz.En kısa sürede silkelenmeli ve birileri ağabeylik yapıp bu iki insanı barıştırmalı.Kavgalarına çanak tutmamalı….Edirne Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altında bunlar konuşulmamalı.Yapacak bir dünya iş varken dedikodu,fitne ve fesat olmamalı.Sorunlar kendi içinde yoğrulmalı ve sonuca bağlanmalıdır.Yoksa millet gidecek aya Edirne kalacak yaya….