banner137
banner12

Dünyada metrekareye en çok tarihi eser düşen şehirlerden birisiyiz.Osmanlı gibi büyük bir imparatorluğa başşehirlik yapmış,tarihi geçmişi çok eskilere sahip olan bir kent olarak bugün herkesin konuştuğu,merak uyandırdığı bir şehir olmuşuz,Selimiye ve Kırkpınar gibi elimizde inanılmaz değerlerimiz varken,bunlarla anılan değil,ciğeri ile anılan bir kent oluvermişiz.

Son beş yıldan buyana ülke gündemine damgasını vurmuş, hatta adına festivaller düzenlenmiş,marşlar yazılmış Edirne ciğerinden biraz söz edelim istedim.

Çok değil 5 yıldan buyana inanılmaz şekilde yerli ve yabancı turistin aktığı kentimizde merak edilen eserlerin yanında,merak edilen damak zevkleride ortaya çıkmaya başladı.Bademezmemizin yanında,Edirne ciğeri aldı başını gidiyor.Peki bu Edirne ciğeri nedir,nasıl yapılır,herkes bunu layığı ile yapıyor mu,yapmıyor mu?Bunu irdeleyelim….

Bildiğim kadarı ile 50-55 kadar Edirne ciğeri yapan yer var.Lokantasına küçük bir tava ile harlı ateşi koyan,ocağın başınada hasbel kadar adam koyan herkes bu işi yapabiliyor.

Peki sizce yapabiliyor mu? Esnaf Odası bu işin neresinde? Denetliyor mu ,denetlemiyor mu?Bir kriter varsa uygulanıyor mu,uygulanmıyor mu?

Aslına bakarsanız önüne gelen bu işi yapıyor.Edirne ciğeri sadece kızgın yağda kızartıp,servis edilecek bir yiyecek değil.Her şeyden önce hayvan yani ciğeri bu bölgenin hayvanından olacak.Yağıda,unuda,ustasıda bu işe uygun olacak.

İlimiz dışından gelen çok sayıda kişi Edirne ciğeri yiyip gidiyor.İstanbul’dan gelenler Silivri’ye kadar acaba kaç defa tuvalete gidiyor?Karın ağrısından kaç kişi yediğine yiyeceğine pişman oluyor?

İyi bir Edirne ciğeri yemek istiyorsanız önce önünüze gelen ciğere bir bakın.Adı üzeride yaprak ciğeri.Yaprak gibi kıyılmalı…

Edirne mezbahasında kesilen hayvanların ciğerlerine bakıldığında bunların ciğerlerinin şu anki sirkülasyona bakılırsa sadece iki veya üç adet esnafa yettiğini bilmek lazım.Geri kalanlar Tekirdağ,Silivri,İstanbul,Bursa,Çanakkele,Eskişehir gibi daha sayabileceğim bir çok ilde kesilen ve Edirne’ye getirilen soğuk hava depolu araçlarda geliyor.İşte sıradan bir usta için biçilmiş kaftandır soğuk hava deposunda gelen ve saklanan ciğer.Marifet onu tazeyken kıymak.Buzlu ciğeri kesmek çocuk oyuncağı…

Bu ciğerler kıyıldıktan sonra yine bir süre soğuk hava depolarında bekliyor, müşteri geldiğinde kızgın tavanın yanına getirilerek una batırıldıktan sonra kızgın tavaya atılıyor ve duruma göre çıkartılıp servis ediliyor.

Şimdi bu işin ustası değiliz ama bu anlattığım şekilde bir ciğer önünüze geliyorsa,bilinki üzerinde tortular olacak,1 veya 2 saat içinde karnınızda bir ağrı başlayacak ve tabir yerindeyse motor bozulacak.Bu bahsettiğim en çok ve sıklıkla görülen bir durum.

“Ha ben ciğer yiyeceğim” diyorsanız, o zaman tabağınıza gelecek ciğerin üzerinde tortu olmayacak ve rengi koyu olmayacak! Nasıl mı?

Her şeyden önce ciğer soğuk hava deposundan olmayacak olsa bile buzu çözülmüş olacak.Öyle olmasada, una bulanarak aslında bir nevi kurutma işlemi yapılan ciğer adam gibi kurutulmuş ve unundan arındırılmış olacak.Kızgın yağa atılacak hale gelen ciğer  70-80 derecede olan yağa atılacak ve çok fazla bu yağın içinde kalmayacak.

İşte bu yüzden “ben ciğer yemek istiyorum” diyorsanız Edirne’de 2-3 iş yerinden başka bu işi bu şekilde yapan yok bunu bileseniz.Ha kim bunlar derseniz? Buda bizde kalsın…

Şu sözümü de eklemeden bu yazıyı bitirmeyelim. Edirne’de markalara değil tatlara bakalım….Çünkü kediler ciğeri kapıp çabuk yoldan zengin olmanın peşinde.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.