Cumhuriyet Halk Partisi CHP’nin bugün Edirne’de geldiği durum ortada olmakla beraber CHP’yi bu duruma getirenlerinde kime ve kimlere hizmet ettiği açıkça ortadadır. Gerek yerel, gerekse genel seçimler sonrasında oy oranlarına bakılırsa CHP’nin nereden nereye geldiği de rakamsal verilerle ve seçmenin tercihleri ile açıkça görülmektedir. Yılların ulu çınarı CHP’nin Edirne’de birileri tarafından kurgulanmak istenmesi ve bu gidişata "dur" diyen bazı CHP’lilerin bugün verdiği mücadele parti içinde çatlak seslerin artmasına neden olmuştur. Bir tek CHP vardır. Genel Merkeze bağlı, delege ve üyesinin yani tabanın desteği ile güç bulan bir il ve bir merkez ilçe başkanı olan bir partiden bahsediyorum.
Özellikle son il kongresi sonrasında partiye bir ayar vermeye çalışan ve “ben ne dersem o olur” mantığı ile hareket eden kendisini il ve merkez ilçe başkanından üstün gören ve hatta kendisine biat edenleri saflarında toplayan,etmeyenleri ise dışlayan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, tek adam rejimini adeta Edirne’de oturtmak isteyen bir tutum içindedir.
Zaman zaman şahit olduğumuz olaylar, il başkanına yaptığı müdahaleler, uyarılar, ikazlar bunlara verebileceğim birkaç örnekten sadece birisi.
İl Başkanı Fevzi Pekcanlı’nın ne denli CHP aşığı olduğunu ve yıllardır parti içinde farklı kademelerde nasıl görev aldığını iyi bilenlerden biriyim. Zaman zaman rakip saflarda yer almış, geçmiş yılların siyasi arenasında kendisi ile rakip olmuş ancak arkadaşlık ilişkimize zarar verecek hiçbir tutum içinde bulunmamıştır.
Son haftalarda iyi gitmeyen bir takım olayların yaşandığını duyuyor, biliyor ve öğreniyoruz. İstediklerini özgür iradesi ile yapamadığını da çok iyi biliyorum. Yağında kavrulmaya çalışan ve böyle giderse de gerçekten yağ dükkanında işlerinin başında olacak bir kişilik olacağını şimdiden söylemek istiyorum. Milletvekilliği en büyük isteği ama bunu zamana bırakmak gerekir diye düşünüyorum.
Son aylarda CHP’deki gidişatın iyiye değil kötüye gittiğini Edirne ölçeğinde görmekteyim. Basın özgürlüğü ve demokrasi diye haykıran bir genel başkan ve iktidara gelirse basın özgürlüğünü açacaklarını, genişleteceklerini söyleyen bir genel başkanın aksine yerelde şahsımın yaşadığı soruna il başkanının, merkez ilçe başkanının sessiz kalması ve belediye başkanlarına “siz ne yapıyorsunuz başkanım?” diyememeleri açıkçası genel ve yereldeki çelişkiyi gösteriyor.
CHP’li Recep Gürkan dağıttığı mavi boncuklardan dolayı herkesi sus pus olmaya itmiş, partiyi ötekileştirmiş, elindeki gücü her şeyin üstünde görmeye başlamış. Tecrübeliydi bu konuda. Genel Merkez’de olması, Milletvekilliği yapması ve AKP saflarında iyi temaslarının olması elini güçlü kılıyordu. İyi polis - kötü polis oynamayı iyi biliyordu. Partisi CHP’ye gönül vermiş, tabanda bulunan isimleri tek tek ekarte etmiş, kendisine engel çıkartacağını düşündüğü kişileri partiden soyutlamış ve CHP isminden önde gelen bir Recep Gürkan yaratarak “ben varsam siz varsınız. Yoksam yoksunuz” diyerek herkesin ayaklarını denk almasını sağlamıştır. Belediye de çalışanlara bir bakalım! CHP’li olup partiyi değil, sadece başkanlarını savunan birkaç asker ve komutanla “Edirne’de CHP’yi ben var ettim” diyen ancak oyları yüzde 70’lerden yüzde 18’lere düşüren bu irade, kalbi CHP sevgisi ile yoğrulan ve bu gidişata “dur" demek isteyen bazı partililerin bir araya gelmesine ve ayrı bir kulvarda sadece CHP’yi ileriye taşımak, parti politikalarını halka anlatmak üzere sahalara inen kişilerin oluşmasına neden oldu.
Peki bu oluşuma parti yönetimi ve CHP’li Recep Gürkan’ın bakışı nasıl? CHP ruhu olanların içleri kıpır kıpır. Bu oluşumda yer almak, eski günlerdeki gibi sahada çalışmak istiyorlar ama o saflara katılmaları durumunda Gürkan’ın nasıl bir tavır sergileyeceği hatta ekmek verdiyse ekmeklerinden bile edebileceği korkusu onları o saftan uzak tutuyor. Parti yönetimi de bu durumdan rahatsız ama elleri kolları bağlı. Genel Merkeze şikayet etseler geri döneceklerini biliyorlar. Genel merkez adama demez mi? “adamlar çalışıyor. Adamları parti için çalıştıklarından,parti politikalarını anlattıklarından,sahada nabzı tuttuklarından dolayı disipline mi verelim?” Bu yüzden il başkanı da o saflara katılma derdinde ama Gürkan buna asla izin vermez. Yani partide Gürkan’ın dediği oluyor.İnanın bir çok kişi hatta parti yönetiminde olan arkadaşlar bile bu oluşuma hak veriyor ama şimdilik uzaktan seyrediyorlar. Lakin bu gidişat böyle gitmez! Gürkan’a karşı ciddi bir karşıt duruş sergileyen bu oluşum; partiyi, parti politikalarını, söylemlerini hiçe sayan, ekmekle oynayan, sapkın düşüncede olanları yanında barındıran, kadına şiddeti ört pas eden ve bunu yaptığı iddia edilen kişileri koruyarak mükafatlandırdığı görülen bir başkanın yanında asla olmaz olamaz ve olmuyor da.
CHP eğer Edirne’de kaleyse bu kalenin kimlerin elinde olduğuna bakmak lazım. Genel Merkez ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan gördüğü, duyduğu gibi bir Edirne yok. Öyle Genel Başkan Edirne'ye gelince 3 tane park açtırmak,sadece Genel Başkanın geceçeği yolları asfaltlatmak,arkadaki pisliği görmesin diye tabela yaptırmak, örtü ile kapatmak güneşin balçıkla sıvamak gibiydi. Genel Merkeze gidildiğinde anlatılmak istenen o pembe tablo maalesef bulanık ve parti üst yönetimi bunun farkında. Şükran’ı aşamasalar da şükredip aralık buldukları yerlerden içeri girmeyi başaranlar gerçekleri aktarabiliyor.
Aslında yazacak çok şey varda; al birini vur ötekine…Bu yüzden CHP’nin silkelenmeye, özüne dönmeye, halkın arasında alnı ak,başı dik gezebilecek adamlara ihtiyacı var. Bu oluşumda bunu başarmışa benziyor. Ha; Belediyede ki CHP’lilere gelince. Onlar ekmeklerinin peşinde. Lakin bazıları ise menfaatlerinin. İşte o çakma menfaatçi CHP’liler gün gelecek öğlen arası ve sonrası yedikleri tüyü bitmemiş yetimin yiyemediği köfte ekmeği bile göremeyecek.
Bir parti üyesi olarak benim de gördüğüm maalesef ki böyle!…
Halen (tüm iyi niyetimle) beklediğim ise ; genel merkezimizin Edirne’deki bu keşmekeşliği,antidemokratik tutum ve davranışları ve bu keyfi soytarılıkları görmeleri-doğru okuyabilmeleri ve iyi değerlendirip içimizi rahatlatmasıdır.