Hani hep deriz ya; “Avrupa’ya açılan en büyük kara sınır kapısı”, “Dünyanın ikinci büyük sınır kapısı” hep böbürlenir dururuz. Modern, çağdaş sınır kapılarımız ile övünürüz ya! Şu övündüğümüz, böbürlendiğimiz sınır kapılarımız ile ilgili birde içeride çalışan zihniyeti değiştirsek canıma minnet ama nafile…
Yok peron sayısını arttırdık, yok şu kadar zamanda şu kadar araç çıkışını sağladık, yok bilmem ne? Yahu bunlarla değil ama insanlara yapacağınız insanca muamelerle gelin karşımıza. Dünyanın hiçbir yerinde seyahat özgürlüğümüze gem vururcasına 150 TL konut fonu alamazsınız! Aldığınız bu parayla seyahat özgürlüğümüzü kısıtladığınız gibi, saatlerce bizleri sınır kapılarında bekletemezsiniz! Yıllardır çözemediniz gümrüklerde bekletmeyi.. Personel olmasına rağmen,araç yoğunluğunu görmelerine rağmen arka odalarda oturan personelinizin dışarı çıkmayarak insanlara eziyet olsun diye bekletmelerini çözemediniz.
Güvenlik zahafiyetinizden dolayı insanları soğuk, sıcak, yaşlı, çoluk-çocuk demeden araçlardan indirerek yüzlerini kameraya okutma işinden vazgeçemediniz. Gümrüklerden elini kolunu sallayarak çıkan veya çıkartılan şahısların cezasını,faturasını vatandaşa yüklemenizin anlamı nedir?
Yüzlerce aracın beklediğini gören memurlarınızın ikinci veya üçüncü peron açmayarak bekletmeniz belki basit bir şey gibi görünebilir ama zamana karşı yarışan insanların bunda suçu günahı nedir? Kentimize alış veriş için gelen binlerce insanın gümrük kapılarında çektiği çile nedir? Bizler devasa gümrük kapıları yaparken, karşı komşumuz sınır kapılarında bırakın modernizasyonu küçülmeye giderek, tek kabin içinde iki ülkenin memuruna işlem yaptırabiliyor veya tüm işlemleri bir noktada yapabiliyor. Türk gümrüklerinde giriş veya çıkışta saatlerce beklerken, neden komşu ülke gümrüklerinde en fazla yarım saatte geçebiliyoruz? Kalabalığı gören komşu ülke gümrüğü hemen ikinci veya üçüncü peronu açarken neden bizim gümrüklerimizde bunlar yapılmıyor da beylerin veya hanımların keyfi davranışları bekleniyor? Demek ki büyük gümrük kapılarıyla değil çağdaş anlayışla gümrükler işlevsel hale gelebiliyor.Koyduğun Türk memur Türkçeyi zor konuşuyor, elin yabancısı ana dili gibi Türkçe ve İngilizce konuşuyor. Nemrut bir surat yerine elin yabancısı esprili ve güler yüzlü olmayı tercih ediyor.
İktidar milletvekili başta olmak üzere ilin önde gelenleri bu konulara el atmalı. Gümrüklerden sorumlu bakan, Edirne’ye geldiğinde önüne sunulan toz pembe tablodan ziyade eksikler iletilmeli, sorunların çözümü için fikirler sunulmalı. Milyonlarca lira harcadığımız gümrüklerde personel eğitilmediği, işini nasıl yapması gerektiği öğretilmediği sürece kimse çıkıp gümrükleri hakkında böbürlenmemeli…
Kendi gümrüğünü soyanları unutmadık! Avantalı işlerle görülmeyenleri de unutmadık! Gümrükten geçen uyuşturucuya Jandarmanın nasıl operasyon yaptığını da unutmadık! Demek ki; bir boşluk var ve bu boşluktan istifade edenler ve ama yaşananlardan dolayı istifa eden yok!
Bu yüzden ülkemizin aynası olan gümrüklerde personelin eğitimi üst seviyeye çıkarılmalı, donanımları tam olmalı, insan ilişkileri konusunda vizyonu geniş olmalı. Yoğunluklara göre geçiş süreleri ve yapılan işlemler hızlandırılmalı, vatandaşın mağduriyeti minimize edilmeli. Kimse kusura bakmasın ama hiçbir anlamı olmayan ve verilmeyen bir hizmet karşılığı alınan 150 TL’yi hiç olmazsa işinizi yaparak hak etmeye çalışın…
Polisin çalıştığı yerde gümrük memuru çalışmazsa, gümrük memurunun çalıştığı yerde polis çalışmazsa o gümrükten bir cacık olmaz….O yüzden böbürlenmeyi yaptığımız işle yapalım…