Geçtiğimiz günlerde bir büyüğümüz lütfedip beni sayfalarına taşımış ve adımı sayfalarında kirletmek istemiş. Bende onu bu sayfada yazıp sayfamı kirletmek istemem ama yapacak bir şey yok; “meyve veren ağaç taşlanırmış” diyerek işimize devam edeceğiz…
Yıllardır şahsımla uğraşıp durdu. Hukuken tanıdığı ağabeylerine yön vererek manipülasyonlar yaptı. Ve bu çirkin tavrını sırf kibiri yüzünden hiç elinden bırakmadı. Şahsımla ne alıp veremediği var bilmiyorum ama kıskandığı ve fesatlandığı kesin…
Aramızda ki farkı göremiyor, görse de anlamak istemiyor…Çünkü işine gelmiyor.O alışmış milletin sırtına binmeye. Eline aldığı cep telefonu ile milleti veya araçlarını çekmeye...Yıllardır yaka silkti herkes senden….Merhum Vali üzerinden yaptığın oyunları kimse unutmadı! O yılların canlı şahitleri hala hayatta. Ama ne mutlu ki biz sizleri örnek almadık ve sizler gibilerin yolundan gitmedik… Çiğ yemedik karnımız ağrısın. Haram yemedik boğazımızda kalsın. Ama sen? Sen devam et. Ankara’da ağabeylerini ara. Seni koruyup kollayan, senin önünü açan, sana sahip çıkan ağabeylerine bu yazımı da göster…Yargıya müdahale et, eğer o eski gücün varsa…
İşimi alnımın akıyla yaptığımı sen benden daha iyi biliyorsun ama her nedense çekemiyorsun…Anten tak diyeceğim ama takılacak yerin yok. Bu yüzden kamuoyunda yaratmaya çalıştığın o algı sadece sen ve senin gibileri mutlu etmiştir. Ben dediğim gibi işimi yapıyorum.
İşim gereği siyasi partilerle, devletin bürokratları ile iyi niyetim ve güvenilirliğimden dolayı içli dışlıyım. Buda seni hiç ama hiç rahatsız etmesin. Bir önceki dönem il başkanın tarafıma uyguladığı kısıtlama da bile senin parmağın olduğunu açıkça söylemişti. Yaptığı baskı veya şantaj arkası kara olana söker ama ak olana sökmez,sökmeyecekte. Ben AK Partiymiş. CHP’imiş, MHP’imiş, İYİ Partiymiş hepsine işim gereği başım dik alnım ak bir şekilde girerim. Haberimi yapar ve giderim.
Senin burada göremediğin tek şey, o dönemde yaptığın baskı ve mezalime boyun eğen yöneticilerin aksine dik duran, halkı ile bütünleşen, hoşgörüyü kendine şiar edinen,halkın derdi ile dertlenen, çözümü için çaba sarf eden insanların olması. Korkak,tırsak insanların artık bu saflarda yeri yok.
Sen hoşgörü nedir bilir misin? Bilmiyorsan oku bak! “Hoşgörü, müsamaha, tahammül, tesamuh, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir”diyor. Hoş gerçi sen şu an bu satırlar içinde avukatınla kafa kafaya vermiş “nerden tuttururuz”diye arayış içindesin ve o yüzden bunu okuyup anlamazsın. Allah sana sabır, akıl ve ruh sağlığı versin…
AK Parti söylemlerinde hoş görü var diye biliyorum. Ankara’yı görmediğim için yorum yapamayacağım fazla.Ama Edirne teşkilatında var be! Hata edeni dışlamak değil, yanına almak, kazanmak, kazandırmak var. CHP’de arkadaşlarım, ağabeylerim var. İYİ Parti’de dostlarım sevenlerim var. MHP’de de benim gibi milliyetçi,yiğitler var. Sen bu kibirinle bunlara uzaksın. Ama unutma evladın var ve Mevla’m seni onunla sınıyor…
Ben hata yapmadım ama sen ve senin gibilerin ayak oyunları ile oyuna getirildim. Ama unutma ilahi adalet var!....Ve bu ülkede de adalet var. Sen “bitti” demişsin ama iyi oku da öğren. Bu işin daha Yargıtay safhası var. Oraya da müdahale etmediysen veya ettirmediysen Allahın izniyle alnımın akıyla bu işten çıkacağım. Çıkmazsam da “CANIM” sağ olsun… Sonuçta senin göstermeye çalıştığın gibi biri değilim. Ama seni herkes biliyor. Beni millete suçlu gibi gösteren, ekmeğimle oynayan, ağabeylerinin dediği gibi “İstediklerimizi yapmayan biri, takip edilmeli, önü kesilmeli” diyerek sana verilen bu görevi, misyonu iyi yapıyorsun ama başaramayacaksınız!
Şimdi al çantanı koluna, bas git yoluna ve benim karşıma çıkma. Geçmişte gittiğin o köprü altını da sakın ama sakın unutma.