Belki birçoğumuz bilmeyebilir şu organların meşhur fıkrasını! Hani “ben bir kasarsam hepiniz ölürsünüz” şeklinde anlatılan. Size o fıkranın Edirne’de nasıl gerçeğe döndüğünü anlatacağım bu yazımda. Ama önce konuya neden ve nasıl gelmem gerektiğini özetleyeyim…
Sabah istişare etmek, birazda gündemi değerlendirmek adına çocukluk arkadaşım olan CHP İl Başkanı Fevzi Pekcanlı ve yine onun kadar değerli olan yönetim kurulu üyesi Samet Kahraman ile biraz sohbet etmek istedik. Samimi olarak birkaç konuya değiniyor, milletvekili aday adayı olma düşüncesinden dolayı istifa edip etmeyeceğini konuşuyorduk. “Genel Merkez’in onayını almadan istifa etmem” diyen ve bunu mertçe söyleyen Pekcanlı’nın düşüncesinde ne kadar haklı olduğu cümleleri ağzımdan dökülürken kapıdan içeri 1-50 boyunda türlü türlü huyları olan beyaz saçlı bir büyüğümüz girdi. Şahsımı görünce şaşkına dönen, içeri girmekte kararsız kalan “özel konular konuşuyorsunuz olabilir”diyen ama aslında Recep Gürkan onu orda benle görürse sıkıntı yaşayacağı korkusu açıkça yüzüne vuran ve bunu itiraf eden, zaman zaman muhtar olan, zaman zaman ‘gazeteciyim’ diye ortalıkta dolaşan, bazen de başkan danışmanı olduğu aklına gelen Adem Özsoy’dan bahsediyorum…
Yılların dostluğu var aramızda. Rahmetli eşi ve ailesinin yer,i bende benim için ayrıdır. Hep güçlüden yana olan kişiliği ile bilinir. İşini en iyi yapan, nabza göre şerbet veren, posta güvercini gibi olan, ortamda olup bitenleri dinleyen, irdeleyen kritik yapan ve sonrasında bunları ağabeyine götürüp “kamuoyu bunu diyor. Böyle diyor” diye bilgiler veren bir ağabeyimiz Adem Özsoy…
AK Parti, CHP fark etmiyor onun için. Ufacık boyu ile girmediği delik yok. Kendisini de bu konuda takdir ediyorum. Lakin sabah CHP İl Başkanı Fevzi Pekcanlı’nın iş yerindeki tutum ve tavrı açıkçası gerçek yüzünü görmeme olanak tanıdı. Bildiğim şeylerdi ama insanın yüzüne gülen arkasından kuyusunu kazan insanları tanımak benim daha da güçlenmemi sağlıyor.
Bak sayın Özsoy! Bugünler gelir geçer. Yarın sana devlet baba bazı şeylerin kaynağını sorar. Nasıl Sedefçi döneminde sormuşlar ise yarın yine sorarlar haberin ola…
Şimdi gelelim organ fıkrasına. Yani müdüre…
Edirne CHP’de Recep Gürkan ne derse o olur. Yani parti yönetimi olsa bile, genel merkez ‘ben varım’ dese bile Recep Gürkan istediği gibi at koşturur. Yaklaşan genel seçimlerde bile aday adayları Genel Merkez ve teşkilattan önce kendisinden icazet almak durumundadır. Yani Recep Gürkan şehrin başkanı olsa bile müdür pozisyonunda istediğini istediği gibi yapabilme gücüne sahiptir.
Bu sabah benim yaşadığım konuyu zaman zaman çevremde meslektaşlarımda da yaşıyorum. Bağlı olan, menfaat içinde olan her meslektaşım benden bir kaç adım uzak durur. Nede olsa müdür korkusu bir başkadır.
Daha geçtiğimiz günlerde Edirnespor kongresi yapılacağı zaman benzer bir olaya şahitlik ettim. Kongre saati 14:00 olmasına rağmen yarım saatten fazla süre geçmiş ve kongre başlamıyor,başlatılamıyordu. Kongre için Recep Gürkan’ın gelmesi bekleniyor, verdiği talimatla kongreyi bekletiyordu. İyi de kardeşim ‘biz enayi miyiz!’Kongre saatini saat 14:00 diyorsan ya onlar o saatte orada olacak yada kongreyi başlatacaksın. Birkaç meslektaşımla beraber beklerken kendilerini kongreyi başlatma çağrımı yineledim ve bizlerin de işi olduğunu, eğer saat 15 veya 16’da başlayacaksa bizi de o saatte çağırsaydınız diyerek harekete geçmelerini sağladım. Yukarı çıktık birileri yüksek sesle “başkanı bekleyecekmişiz”demez mi? Bir panik havası oluştu. Kolay mı? Başkan “bekleyin” demişti. Diğer yanda da gazeteciler ısrar ediyor. O sırada bir büyüğüme aynen söylediğim laf şu. Esprili bir dille; “Başkan tuvalet izni vermeden bir şey yapamazsınız!” deyiverdim. Ve öylelikle kongre başkan beklenmeden başlamıştı.
Şimdi bizim Adem ağabey ve benzerleri için durum aynen tamda bu! Başkan hadi demeden vallahi billahi adım atamazlar. Bunu biliyordum ama bugün iyice netleştirdim. Nasıl bir korku ise bu? Neyi kaybedeceklerse?
Şimdi başkanın gücünden ziyade korkusunun herkesin üzerinde olduğunu bilmek gerek. Belediye de bizzati çalışan veya bir yakını olan her kim varsa çok dikkat etmek durumunda. Zaten bakın ne kadar yalaka, dalkavuk varsa mutlak bir yakını orada.
unutmadan şunu da söyleyeyim! Başkan “eğil” desin eğilecek o kadar çok sözde adam var ki! Kısacası fıkraya gelecek olursak; müdür kasarsa boğulursunuz…..