Öyle uzun uzadıya yazmayacağım…
Geçtiğimiz günlerde 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler gününü kutladık.Aklımda fikrimde aylardır kafamı karıştıran, arada sırada oturduğumuz masalarda konuşulan ancak bir türlü kim olduğunu anlayamadığım birinden bahsetmek istiyor ve bu konuda bilen varsa yardım etmesini istiyorum.
İnanılmaz derecede lafların sarf edildiği bu kişi, bir gazeteci. Hemde Edirne’de gazeteci. Edirne’de bulunan bürokratlar, üst düzey yöneticiler, kentin önde gelenleri, STK Başkanları ile yaptığım hoş sohbetlerde söz dönüyor dolaşıyor bu “liboşa” geliyor. Ebet bu liboş camiamız arasında bir kişi. Ama kim olduğunu kimse söylemiyor ve benide merakta bırakıyor? Öyle akıl almaz şeyler anlatılıyor ki; bu gazeteciden herkes korkuyor, çekiniyor, “aman bizi yazmasın, bizi kaleme almasın” diye adeta köşe bucak kaçılıyor. Çünkü işi gücü kir atmak,çamur atmak,milleti karalamak,hatta bazılarına çökerek mamayı kapmakmış.
Liboş’un sözcük anlamına baktığımda; “Özal döneminde basın literatürüne giren ve M.A.B., M.B., M.A.ve Ç.A. gibi yazarları tanımlamakta kullanılan ironik sıfat, eskinin solcusu, şimdinin liberali olan insanlara verilen isim” denilse de ,bizim buradaki liboş için bunlardan ziyade neredeyse gay bile deniyor.Yahu sağıma soluma bakıyorum bizim meslekte gay olan yok. Hem olsada toplum olarak kabul görmüş bir kesim ve bu kesimden biri bizim camiamızdaysa da diyecek bir şeyimiz yok. Kapımız açık….
Adını sorduğumda kimse adını söylemiyor, ancak anlatılanlara bakılırsa, inanılmaz şeyler söyleniyor.Bu “Liboşu”da herkes bana soruyor…. Yılladır milletin kanını emmiş, Edirne’de görev yapan Valileri sömürmüş, Belediye Başkanlarından nemalanmış, yargıya müdahale edebilecek bir güce ulaşarak savcı ve hakimlere bile istediğini yaptırabilmiş…. “Yahu düşünüyorum kim bu?”diye ama bir türlü bulamıyorum. Bizim gazeteciler arasında böyle kansız, şerefsiz, ahlaksız biri yok. Yok çünkü bu kadar gücü olan adam yok. Gücü olanları biliyoruz ama “Liboş” olanı yok…Böyle biri varsa da aramızda barınmasının imkanı yok,barınıyorsa da barındıranlar da onun gibi olmalı ki bizim haberimiz yok! Varsada benim bilmemem imkansız…Ya sahalarda çok görünmüyor, rumuzlarla iş yapıyor ve karda yürüyüp izini belli ettirmiyor, yada halk hikayesi olmuş biri bu!
İddiaya göre yerel bir gazetenin sahibiymiş! Edirne’de yerel gazete sahipleri arasında böyle biride yok! İşi gazetecilik değilmiş bu kişinin. İnanın öyle şeyler anlatılıyor ki; “vay be!” demeden kendimi alamıyorum…İhale takipçliği, sözünün geçtiği bazı resmi kurum ve kuruluşlarda ranta dayalı işlerin izini sürme ve benzeri işler kendisinin uzmanlık alanıymış.Bu işlerden sonuç alamadığı zaman üstüne çöker adamı illallah dedirtirmiş. Okka meselesi bu….Ne kadar okkalıymış yahu! Düşünsenize Adli,İdari kim varsa hepsine sözü geçiyor,istediği noktada işini yürütüyor, ancak iki duble içtikten sonra farklı şekle bürünebiliyor,yumuşacık biri oluyormuş….
Bu aralar işi gücü bıraktım bu kişinin kim olduğunu araştırmaya başladım. Dün onunla muhabbeti olup bugün kara toprak altında ebediyete göçmüş olanlar kendisi ile ilgili şahsıma zamanında ne belgeler, ne fotolar gösterdiler ama hala aynı kişi olup olmadığı yönünde tereddütlerim var! Bu kişi o kişimi diyeceğim ama, sanmam…. O kişinin zaten son kullanma tarihi çoktan doldu.Şu an uzatmaları oynuyor….Bugüne kadar Edirne’nin kaderi ile oynadı,bundan sonra neyle oynar bilemem….