Bir Kırkpınar’ı daha geride bıraktık. 662 yıllık bir efsane ve hak ettiği yerde olup olmadığı hala tartışılıyor. Her Kırkpınar sonrası ev sahibi Edirne Belediyesi bir sonraki sene için daha iyisini yapmak üzere kolları sıvasa da maalesef sadece laftan ibaret olduğunu görüyoruz. Edirne Belediyesi ev sahipliğinde yapılan bu efsane Ata sporu ve festival maalesef her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Yıllarca panayır havasından kurtarmak için bir sürü laf söylense de daha da beter bir hal aldığını açıkça görmekteyiz.
Yağlı güreşlerin ana tema olduğu Kırkpınar aslında Edirne için bir festival, bir bayram. Yani Edirne’nin düğünü… Ama gelin görün ki düğün artık o eski düğün değil! Beş para etmeyen organizasyonsuzluk ve beraberinde getirdiği kötü alt yapı maalesef insanları her geçen gün Kırkpınar’dan soğuttu ve uzaklaştırdı.
Yağlı güreşler çayırda gerçekleşirken, dışarıda her zamanki kargaşa, kaos ve başı boşluk bizleri hiç şaşırtmadı. Yıllardır aynı iş yerleri, sözde dükkanlar çağ dışı bir görüntüyle kiraya veriliyor ve hiçbir yenilikçi anlayış ve gelişim olmadan. Sadece beyaz kireç ile yapılan makyaj ve gecenin karanlığı götürürü mantığı ile al sana panayır. Ki “panayır” demeye bile utanıyorum! Gidinde milletin yaptığı panayırları görün…
662 yıllık bir geçmişe sahip olan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kültür Haftası etkinliklerinin her geçen gün dahada kötüye gittiğini gözlemlediğimiz gibi, halkında görüşlerinin bu yönde olması haklılığımızı ortaya koyuyor.
Belediyenin beceremediği ekline yüzüne bulaştırdığı bu etkinlik ağa karşılamasından tutun da güreşlerin yapıldığı son ana kadar tam anlamıyla bir fiyasko!
Özünden giderek sapan saçma sapan bir yola sokulmak istenen sözde festival eskiyi aratır gibi. Kültür haftası etkinliklerinin başladığı günkü zayıflık tüm haftaya yayılmıştı. Her yıl yapılan belediye önünde kortej oluşturulması ve yürüyüş etkinliği bu yıl yapılmamış, çok sayıda halk oyunları ekibinin katılması sağlanmamış kentte sönük ve hatta Kırkpınar varmış gibi bir hava estirilmemişti. Davul zurna ekibi kentin belli başlı bölgelerinde gezmese, biraz neşe yaratmasa inanın Kırkpınar’ın varlığından söz edemezdik. Çarşamba günü kente kayıt olmak için gelen pehlivanları görmesek inanın Kırkpınar başlıyor diyemezdik. Belediye Başkanı Recep Gürkan bile Kırkpınar davetlerine haftalar öncesinden değil günler öncesinden başlamıştı. Sonrada üst düzey yönetici gelmiyor siteminde bulunuyor. Yahu adamların programları (Bakan, Cumhurbaşkanı) aylar öncesinden yapılıyor sen kalkıp son güne davet edersen bak belki gelirler. Hadi Cumhurbaşkanı siyaseten gelmedi diyelim; peki CHP Genel Başkanın, yardımcıları ve diğerleri İmamoğlu falan neredeler? Gelmediler mi getiremedin mi? Daha ilk gün festival alanında kurşunlar havalarda uçuştu. Neden? Sen topu emniyete atacaksın ama işin temelinde olan sensin…Kimlerle çalışıyorsun bir bak! Şehri katlettiğin gibi Kırkpınar’ı da katlediyorsun…
Bu anlayışla kaliteyi hiçbir zaman Kırkpınar alanın getiremez daha iyi bir festival için hiçbir şey yapamazsın. Amatörsün ama profesyonelce para harcıyorsun. Yağlı güreşin ham maddesi olan pehlivanın bile yok. Güreşe verdiğin önem ortada. Diğer illerden gelen pehlivanları kulüpleri var, otobüsleri var ve sporcularına verdiği önem var. Peki senin neyin var?
Festival alanında sorumsuzluğunuzdan dolayı üzerine ağaç devrilen iki bayan şu an ölüm kalım mücadelesi veriyor. Siz ne yaptınız? Olay sonrası ağaçların devrilme riski vardır diye iki tane tabela koydunuz. Alkışlar sizler için gelsin…Büyük iş başardınız…
Kırkpınar ağası Seyfettin Selim’in ağalığı alması ve sürekli olarak ağa kalması elbette takdire şayan bir hareket. Ama o kadar büyük rakamlara alması belediyenin kasasına para doldurmaktan başka bir şey değil.
Ağalık bedelini yukarı çıkarmak değil marifet, o parayı çimende yatan güreş severe, çayırda güreşen pehlivana, yağlı güreşin daha iyi olması için uğraşanlara harcamaktır marifet!
Canlı yayın işine gelecek olursak. Burada da çuvalladınız. Yayımcı kuruluş eli erdiğince imkanları yettikçe güreşi anlatırken, yayını beleşe alan bazı yayıncı kuruluşlar adeta para altında kaldılar, aldıkları reklamlarla koydukları ilanlarla cukkayı doldurdular ama 662 yıllık geleneği defalarca 622 diye tekrarlayarak anons ettiler. Güreşin ananelerine bağlı kalarak, terimleri kullanarak değil, meyhane masası sohbetleri ile yayını anlattılar. Kalitenin içine ettiler tam anlamıyla. Bu işi bilenlere verin yapsınlar.
Basın mensuplarına deveye hendek atlattırarak kart verirken basın mensubu olmayanları, gazeteci gibi sahada dolaşanları da gördük, fotoğraf sanatçısı sıfatıyla sahada takla atanları da.
Bir işin kriteri varsa o uygulanır. Ama kriteri koyan, uygulayan bunu delerse ve sizler göz yumarsanız orada kalite olmaz, adından da bahsedilmez.
“İnşallah seneye daha iyi bir Kırkpınar olur” diyeceğim ama maalesef dahada kötüye gideceğini düşünüyorum. Ha bir yandan seviniyorum ve umutla bekliyorum. Çünkü seneye 663’ncü Kırkpınar’da siz ve sizin anlayışınız, zihniyetiniz olmayacak. Bunu da buraya not edin.
Ha unutmadan! Millet 2023 yılında iki gün yani 48 saat susuz kalacak. Siz bunu çözün. Kırkpınar çok önemli değil. Onu gelecek olan çözer...
Planlı 48 saat su kesintisi ! Hem de planlamış. Edirne’yi b.k götürüyor bu da tüyü. Yakında salgın hastalık çıkmasa büyük şans. Sedefçi’yi beğenmezdim, onun yaptıklarını bile onaramadı. Pardon kaldırımları boyuyor hakkını yemeyelim.
Bir daha aday gösterilmesi CHP’ nin turnusol kağıdı olacak.