banner78
banner12

Mübarek Ramazan ayının sonuna geldiğimiz şu günlerde Allah izin verirse bu akşam son iftarımızı gerçekleştireceğiz… 1 ay boyunca tutulan oruçlar, verilen iftarlar ve bunları düzenleyerek garibana destek olanlara sonsuz teşekkürü bir borç biliyor ama bunda bile menfaat dilenenleri Allah’a havale ediyorum…

Edirne Belediyesi tarafından düzenlenen geleneksel iftar programına değinmeden geçemeyeceğim. Sosyal medya hesabımda bir patates gerçeği paylaştım. Bilenler bilir. Yaraya dokunduğumu bildiğim için zıp zıp zıpladılar. Neymiş “beğenmemişim!” Ağzımdan iftar sofrası ile ilgili ne kötü bir söz, nede eleştirisel bir yaklaşım çıktı. Aksine teşekkür bile ettim, ederimde. Devletin yasal olarak öngördüğü ihale koşulları oluşmuş, ilgili firma ihaleyi almış, hazırlıkları tamamlamış ve gereğini fazlası ile yapmıştı. Hem de ne fazla! Millet yesin diye bol bol patates koymuş. Ama ben yemedim! Ne o sofrada oturdum, nede sayın başkanın anlattığı masalı yedim… Neymiş; “patates gayet bolmuş.” Salonda bulunan ve basın toplantısı esnasında başkanın anlattıklarına sadece ahlaksızca gülenler, soru sorma yetisi dahi olmayan adamlar, sonrasında makamda çay faslına geçince tabir yerindeyse biraz dedikodu yapmışlar…İşini layığı ile yapana, gelirini sadece bu işten sağlayan, patronu ne derse onu yapana tek kelime etmem ama gazeteci diye ortada gezen soytarılara bir çift lafım var elbette. Kralın çıplak olduğu dahi söyleyemeyecek kadar korkaksınız…Orada bir iddiam varken ve sizlerin görevi kamuoyu adına bunu sormak, sorgulamakken bayramlık çayın tadının güzelliğine yenik düştünüz.

Patates meselesine gelince; Başkan neden bu kadar rahatsız oldu anlamadım? Dikkate bile almaması gereken bir paylaşım baya canını sıkmış ki; huzuru kaçmıştı. Keşke aynı erdemi makam arabasına ceza kesildiğini yazdığımda ve sonrasında polis memurunun yeri değiştiğinde de gösterseydi… Neyse! İhale şartnamesi çok açık. Malzemeler belli. Siz şartnamede yazmayan bir malzemeyi yemeğe, ihaleye katarsanız bunun karşılığı bellidir.

O gece sofraları bizzat gezdim. Eti de, patatesi de boldu. Yemek yiyen herkesin karnı fazlası ile doydu. Başkanın basın toplantısında sayıyı yaklaşık 8 bin demesine açıkça güldüm geçtim. O cadde o konumlama ile 8 bin kişiyi de almaz ayrıca. Artık milletin gözünün içine baka baka bunları söylemekten vazgeçin. Doğruları söyleyin. Drone görüntüsü ile sofraları sayarak baktığımda cadde de sadece masalarda oturan kişi sayısı 4 bin bile yok. Hadi millet ikişer üçer aldı, evine götürdü. İyimser bir tablo ile 5 bin diyelim. Peki neden 10 bin kişilik ihaleye çıktığınız yemeğe 8 bin kişi diyorsunuz? Emniyet kayıtları bile bizleri doğrularken neden 8 bin kişi? Biz biliyoruz da neyse!

Ha bu arada başkan ile aramızda inanın bir sorun yoktu. Her zaman da desteklemiş, sonuna kadarda inandığımı her yerde söylemiştim. Şahsına lafım yok ama her defasında etrafındaki dalkavuklara, yalakalara sözümü esirgememiş, bunu da kendisi ile sıklıkla paylamıştım. Kendisinin benimle ilgili olumsuz bir şey söyleyeceğini sanmıyorum, söylerse de iftiradan öte değildir. Şehrin seçilmiş kişisine asla bir saygısızlığım söz konusu olamaz ama işim gereği eleştirir, işi gereği de eleştirilere açık olmasını hatırlatır bu kadar tahammülsüz olmamasını dilerim.

Ne zaman ki, makam arabasını yazdım, şehrin üçü bir arada olan yöneticileri şahsıma karşı tavır aldı. Demek ki; doğru yoldayız. Devletin işini yapan memuru bu kadar kolay harcanmamalı.

Basın toplantısında söylediği seviyesiz lafa gelince kendisi ile aynı seviyeye inmeyeceğim ama bayramlık ağzımı bayram üstü açmamam gerektiğini bana büyüklerim öğretti o yüzden yüzeysel geçeceğim.

“8 bin kişi beğenip bir kişi beğenmiyorsa” demiş. “Saygı duyacaksınız” diyeceğim ama ağzımdan “beğenmedim” diye bir laf hiç çıkmadı, yemeği de tatmadım bile. Hatta yukarıda yazdım oturmadım bile. Sevgili başkan! Ben o sesi çıkmayan, sesinin çıkmasına izin vermediğiniz binlerin sesi oldum ve bir kişi olarak ben paylaştım. Bu erdem ve cesaret işidir. Korkakların işi değil. Bu yüzden kalkıp farklı bir algı yaratmayın. Unutmayın ki; düne kadar ortak sevdamız olan Edirne için beraber hareket etmiş, Edirne’ye karşı olanlara karşı beraber mücadele etmiştik. Sizi şak şaklamak durumunda ve mecburiyetinde değilim. İnan eğer bazı meslektaşlarım yazsalar veya yazabilseler bu kadar alaycı, insanları zayıf gören bir kişilik olmazsınız. Siz iyi bir sosyoloji uzmanıysanız bizde iyi bir vücut dili uzmanıyız ve insan psikolojisinden anlarız. O gün “patates” derken durumunuz ortadaydı diyelim ve noktayı koyalım… Bırakın bu durumu patatesi koyan düşünsün. Siz değil. Avukatlık mesleğine ilginiz varsa bilemem ama bu ilk avukatlığınız değil. Edirne öyle diyor.

Hatırlatayım istedim! Size düşman değilim asla da olmam. Sadece doğruları yazıyorum ve yazacağım ki millet bilsin. Sizde sözde eleştirilere açık olan birisiniz. Dedim ya; “sözde”. Bayramınız şeker tadında geçsin diye bu kadar yeter. Şimdiden herkese hayırlı bayramlar diler, bayramlık ağzımın açılmaması dileği ile ellerinizden öperim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.